2016
Ödevler için bir ay uzatma aldım ama yine de her gece üç saat bilgisayar başında oturup ancak iki paragraf yazabiliyorum. Çünkü o saate kadar beynim çoktan jöle kıvamına gelmiş oluyor.
Defne artık 2. sınıfa gidiyor. Öğretmeni beni çağırdı; klasik “zeki ama tembel” cümlesiyle başladı konuşmaya. Okuması harika ama spelling hataları fazla. Matematik zekâsı çok iyi fakat çabuk sıkılıyor, hemen pes ediyor, dikkati kolay dağılıyor ve ders sırasında çok konuşuyormuş.
Aslında biliyorum, bunda bizim de payımız var. Uzun zamandır İpek’le çok uğraşıyorduk ve fark etmeden Defne biraz ihmal edilmişti. Şimdi yemekten sonraki zaman otomatikman Defne’ye ayrıldı. Odasına gidip yarım saat kadar birlikte çalışıyoruz. İlginçtir, İpek keman çalışmamak için kırk bahane üretirken Defne piyanosunun başına kendi hevesiyle oturuyor. Mutlu, meraklı, çalışmaya hazır…
Ben ise karne yazma döneminde çalışma odamın hücresine çekildim, sonunda onları bitirdim. Bu sırada Kemal’in ankilozan spondilit ağrıları yine başladı; sırtı çok fena.
Bütün bunların yanında, bu sene ilk defa kışın tamamını Perth’te geçireceğiz. Türkiye’ye gitme planlarını iptal ettik; kısmetse aralıkta gidip uzun kalacağız.
Kış burada harika… Hava serin, sabahlar biraz soğuk ama asla Ankara’nın ayazı gibi değil (şimdilik!). Ağaçlar binbir renge bürünmüş durumda. Her sabah okula giderken kendimi sanki bir sanat galerisine giriyormuş gibi hissediyorum—rengârenk, büyüleyici bir manzara eşliğinde.
Leave a comment
0 Comments