Ekim 2015 Perth
Tatil bitti, okullar acildi ama okula gitmeyi hiç istemiyorum. Evimle ilgilenmek, onu temizlemek, bahçesindeki yabani otları yolmak istiyorum.
Kızlarımla doya doya konuşmak, onları gerçekten dinlemek, birlikte kitap okumak istiyorum.
Bugün geriye dönüp şöyle bir bakınca, Avustralya’nın bana kattığı en önemli şeyin cesaret olduğunu fark ettim. Burada korkularımla yüzleştim; en çok korktuğum durumlarda bile hayatın devam ettiğini gördüm.
İşsiz kalmak…
Eşimin işsiz kalması…
Çocuğumun hastalanması…
Allah beterini vermesin ama bunların hepsi sanki bana birer ders olsun diye karşıma çıktı. Korkuyu iliklerime kadar yaşayıp, karanlığın dibine kadar battım…
Ve sonra, her şeye rağmen güneşin yeniden doğduğunu gördüm.
Kendimi giderek daha güçlü hissediyorum.
Endişelendiğim şeylerin %99’unun aslında hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini yavaş yavaş anlıyorum.
Para, meslek, gösteriş, süs… Hepsinin ne kadar yapmacık mutluluklar getirdiğini; asıl önemli olanın iç huzur olduğunu fark ediyorum.
Bekara karı boşamak kolay — belki farklı bir konumda olsaydım bu kadar rahat konuşamazdım.
Ama sözün özü şu:
Hayatta gerçekten neyin önemli olduğunu ayırt edebilecek bir bilgelik kazanmak…
Korkmadan, felaket senaryoları kurmadan yaşayabilmek…
İşte bütün mesele bu.
Leave a comment
0 Comments