Avustralya, Vietnam’a canlı sığır ihraç etmiş. Ancak cani ruhlu bazı kişiler, hayvanı çekiç benzeri bir aletle vurarak öldürmüş ve görüntüler YouTube’da yayımlanmış. Tüm ülke ayağa kalktı. Başbakan açıklama yaptı; yurt dışına canlı sığır ihracatını durdurmayı düşünüyorlar. Gelişmiş ülkenin ineği bile kıymetli…
Bugün buranın en önemli sanat merkezlerinden biri olan Fremantle Arts Centre’da Ebru kursum vardı. Keşke o kadar malzeme taşıma zahmeti olmasa, gerisi harika bir tecrübe. Sabahtan akşama kadar Ebru yapıyorsun, nasıl yapıldığını anlatıyorsun. Gün güzeldi ama yorgunluktan sızacak hâle geldim. Üstelik nezle oldum; burnumu çekip duruyorum.
Uçak biletlerimizi ayarladık. Okuldan kopardığım bir haftalık ücretsiz izin sayesinde toplam üç haftalığına Türkiye’de olacağız. İnşallah 3 Temmuz sabahı İstanbul’dayız.
Buranın havasından mı, suyundan mı bilmiyorum ama çocuklar nasıl özgüvenli büyüyor, anlatamam. Ebru kursuma üniversite öğrencisi bir kız geldi. Neredeyse tüm dünyayı gezmiş, hem okuyor hem çalışıyor, son derece bilgili, terbiyeli ve saygılı. Bir sürü hobisi var, kurslara gidiyor. Aklı başında, olgun bir genç… Çok hoşuma gitti böyle profiller görmek.
Kız, erkek arkadaşıyla birlikte yaşıyormuş. “Para biriktiriyoruz, ev alacağız,” dedi.
Bir an bizim klasik üniversite öğrencilerimizin hâli geldi aklıma…
Tayyip’in “kızlı erkekli” çıkışından sonra zabıtalar gelince balkondan yan daireye atlayıp düşüp ölen öğrenci… Beş parasızlık, geleceğe dair belirsizlik… Derslerden başını kaldırıp başka bir şey düşünmeye hâl, zaman, para yok. Umut etmek bile zor.
İstanbul’daki evimizi sattik. Kısmetsez Yahudi misali, Türk Lirası’nı Avustralya dolarına çevirmemiz gerekti ve tam seçim sonrasına denk geldi. Dolar almış başını gidiyor…
Hafta sonlarımız da “home open”larla geçiyor; burada satılığa çıkan evler genelde hafta sonu gezilip görülüyor.
Elimden kayıp giden bir şeyler var sanki…
Garip bir duygu… İçimde bir burukluk.
Buradan ev alıncaya kadar sanırım bu boşluk hissi devam edecek.
Leave a comment
0 Comments