2016
Sonra iniyordum otobüsten,
Çarşıdan bizim eve giden,
ömrümün en uzun,
ömrümün en kısa,
ömrümün en çocuk,
ömrümün en ihtiyar yolunu koşuyordum.
Çünkü sonunda annem oluyordum,
babam kokuyordum sonunda.
Bugün okuldan çıktım; yüzümdeki engelleyemediğim gülümseme eve kadar bana eşlik etti. Annem geldi bugün. O gelmeden önceki günlerim kaygılı ve uykusuzdu. Dil bilmeden gelecek, o kadar yoldan geçecek vs. vs. Singapur Havayolları'ndan bilet alırken “asistan ihtiyacı olan yolcu” diye bildirdik. Kapıdan kapıya, paket gibi: Atatürk Havalimanı dış hatlar kontuarından alıp Kemal’e kadar hep yanında birisi olmuş.
Rahat geldiğini söylüyor ama o kadar yorgun ki… Detayları konuşmayı başka bir akşama bırakıp onu yatağına gönderdik. Tabii ki üşüdü, çünkü burada havalar bir türlü ısınamadı. Bana kuru dolmalık biber, çay, isot, tarhana getirdi. Karantinada incelemişler ama elinden almamışlar.
Cumartesi 12:30’da hastaneye gidiyorum. Bugün sabah kan verdim ve İpek’in Onur Sertifikası aldığı küçük bir törene gittim. Sonra 10:30 gibi okula geçtim. Asistanım Suzy astım krizi geçirdi; spacer ve ventolin verip ona ilk yardımda bulundum.
Akşam da Defne’yi piyano dersine götürüp civarda yürüyüş yaptık. Paper bark ağacının kabuğunu soymayı çok rahatlatici buldu.
Leave a comment
0 Comments