Marbling Art Logo
MENU
  • HOME
  • MARBLING WORKSHOPS
  • FAIRE MARKETPLACE WHOLESALE
  • TURKIYE'DEN UZAKTA
  • GALLERY
  • ART BLOG
  • ABOUT
    • THE ARTIST
    • EBRU
  • CONTACT
ETSY

Is there a DJ?

Thursday, December 11, 2025 | By: Do Ebru Marbling

Share

2016

Dün İranlı arkadaşlar geldiler. Kemal bize sütlü Nuriye tatlısı yaptı. Tatil geçip gidiyor. Geçtiğimiz hafta kızlarla hayvanat bahçesine gittik; vegan olan bir öğrencimden sonra hayvanlara bakış açım iyice değişti. Çok profesyonel ve iyi düzenlenmiş bir yer olsa da—diğer hayvanat bahçelerine göre şartları daha iyi olsa bile—hayvanlara içten içe acıdım. Bir tek bir kanguru vardı ki… Ayaklarını havaya dikmiş, güneşin tadını çıkarıyor, gerçekten mutlu görünüyordu. Ona acımadım; çünkü mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Hayvanları izlemek, öyle tembel tembel yattıklarını görmek, zaman kavramına bambaşka bir gözle bakmamı sağladı. Urfa’ya gittiğimde de aynı hissi yaşıyorum: telaşsız, yavaş akan bir zaman…

Geçen hafta çok yağmur yağdı, çatımız aktı. Evin bir odası aslında garajın içeri alınmasıyla oluşturulmuş bir oda. Biz de Kemal’le beraber çalışmalarımız için bir çalışma odası gibi düzenlemiştik. Sabah uyandığımızda masanın üstü, halı, her yer ıslaktı. Hemen eşyaları çekip bir çatıcı çağırdık. “Free quotes” dedikleri sistemle gelip yapılacak işleri ve fiyatı söylüyorlar. Birisi bağlantı yerlerini özel bir kauçukla kaplamak için 880 dolar istedi, bir diğeri 1800 dolar istedi. Sonra Kemal’in “madem yapıyoruz, tam olsun” felsefesi devreye girdi ve çatıyı tamamen yeniletmeye karar verdik. Şu anda birileri çatıda çalışıyor. Önce tazyikli suyla yosunlar ve kuş pislikleri temizleniyor, sonra bağlantılar kaplanıyor, ardından bütün kiremitler gözden geçiriliyor, çatlak olanlar değiştiriliyor, çatı boyanıyor ve en son üzerine koruyucu bir tabaka sıkılıyor. Yaklaşık 4 bin dolara mal olacakmış. Sonra da evin değerinin 20 bin dolar artacağını söylediler! Pek inanasım gelmese de bu işlerde pek şanslı değiliz; artık hayırlısı.

“Şans” demişken… Evvel gün Suriyeli arkadaşlara gittik. Her gittiğimizde gülmekten karnımız ağrıyor. Mobilya tasarımı yaptıkları için “green waste collection” dönemlerinde sürekli arabayla dolaşıp kesilmiş ağaç kütükleri topluyorlar. Tabii sokakta ilginç şeylere de rastlıyorlar. Geçen gün kesilmiş ağaçlarla birlikte sokağa atılmış bir kasa dolusu—yaklaşık 10–12 şişe—şampanya bulmuşlar! İnternetten araştırmışlar; İspanya’dan gelen oldukça kaliteli bir marka. Eve götürüp içmişler, bayat filan da değilmiş! Şampanyaların sırrı… Acaba niye atmışlar? Hep birlikte hâlâ düşünüyoruz. Bir başka gün arabayla gezerken üzerindeki portakallarla birlikte kesilmiş dev bir portakal ağacı görmüşler; dallardan üç kasa portakal toplamışlar. Gidince bize portakal suyu ikram etti, hikâyesini de anlattı. “Bedava olunca çok daha tatlı oluyor,” dedi. Perth’e geldiklerinden beri hiç portakal-limon satın almadıklarını, hep böyle sokakta bedava rastladıklarını söyledi. “Bize böyle şeyler çok denk geliyor,” dedi. Allah şanslarını hep böyle açık etsin!

Bugün kızları kar kaydırağına götürüyoruz. Arkadaşımız rezervasyon yaptırmış. Perth’e hiç kar yağmadığı için çocuklar için yapay karla dev bir sistem kurmuşlar. Orada kızların en kafa dengi arkadaşları Alkım ve Aran ile buluşacağız.

Başka ne havadis var? Çocukları geçen gün yüzme havuzuna götürdüm. Havuz bomboştu. Okul tatilinde herkes bir yerlere kaçmış; Perth resmen boşalmış. Komşunun kızları “Biz şelalelere gidip yürüyüş yapıyoruz,” dediler. Kış tatilindeki aktiviteleri buymuş. Biz hâlâ ilkel zihniyetle “Aman hava soğudu, kış geldi, eve kapan, sobayı yak,” diye düşünüyoruz.

Üzücü bir haber: Arkadaşım Banu’nun babası vefat etti. Kendisi önümüzdeki ay Türkiye’ye gidecekti. Başsağlığı dilemek için ona giderken kızlara aklımca adet öğretmeye çalışıyorum: “Sessiz olun, saygılı olun…” filan. Defne sordu: “Funeral nedir?” İpek hemen atladı: “It is a party, but a sad one!”
Defne sordu: “Is there a DJ?”

Banu ile konuştuk. “Babamın öldüğüne hâlâ inanamıyorum,” dedi. Başka bir arkadaş da kendi anneannesini Avustralya’dayken kaybettiğini anlattı. Gurbetteyken kaybettiğiniz insanlar aslında gözünüzde hiç ölmüyor. Çünkü uzaktan sevmeye öylesine alışıyoruz ki, sanki o uzaklıkta hep varlarmış gibi geliyor bize.

Şimdi çıkmamız gerekiyor.

Leave a comment

Leave this field empty
This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.
Submit

0 Comments

Previous Post Next Post

Archive

Go

Hello! Let's create something great together! - vesileyilmaz1@gmail.com (262) 327 6206  
Crafted by PhotoBiz
Marbling Art Logo
CLOSE
  • HOME
  • MARBLING WORKSHOPS
  • FAIRE MARKETPLACE WHOLESALE
  • TURKIYE'DEN UZAKTA
  • GALLERY
  • ART BLOG
  • ABOUT
    • THE ARTIST
    • EBRU
  • CONTACT
ETSY