17 Mart 2025 Cumartesi gecesi ağır bir ameliyat geçirecek olan bir büyüğümüze moral olsun diye bir araya geldik. Birçok arkadaş, bir ablamızın evinde toplandık. İki saz ve bir gitar eşliğinde; Çerkez tavuğundan işkembe çorbasına kadar envai çeşit meze ile masayı donatan tatlı ev sahipleri ve ortak kaderin bir araya getirdiği samimi dostlar… Gecenin unutulmaz olması için her şey tamamdı.
Artık 2,5 yılı geride bıraktığımız için yavaş yavaş kıdemlilerden sayılmaya başlamıştık. Bizden sonra gelenlere dilimiz döndüğünce tecrübelerimizi anlattık, düşüncelerimizi paylaştık. “Köyün olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler” misali, ben de bu sesimle kötünün iyisi olarak türkülere eşlik ettim. Kimi dertli, kimi oynak nice şarkılar söyledik gece yarısına kadar.
Gecenin onur konuğu kendini pek iyi hissetmediği için fazla kalamadı ama onlarca insan bütün kalbiyle ona şifa diledi. Her defasında beni en çok etkileyen şey, bizi bir araya getiren duygular oluyor. Sanırım hepimiz vatanı geride bırakmış olsak da köklerimizden kopmak istemiyoruz. İyi ya da kötü bir olayda bir araya gelip birbirimize destek olmaya çalışıyoruz. Aynı kafadan dostların olması ne güzel bir şey!
Pazar günü ise tamamen temizlikle geçti. Sabahtan bu saate kadar sürekli dönüp durdum. Aylar boyunca yavaş yavaş biriken ıvır zıvır eşyalar gün geliyor, dolaplara sığmıyor. Çözümü, eşyaları azaltıp elden çıkarmakta buldum. Özellikle çocukların eşyalarını çanta çanta ayırdım; bir kısmını attım, bir kısmını birilerine vermek üzere kenara koydum.
Sürekli olarak temiz, toplu ve düzenli bir evi çok özlüyorum. En ufak bir dağınıklık, özellikle Montessori eğitimi almaya başladıktan sonra, gozume batar oldu. İki çocuk, büyük bir ev, bahçe ve tam zamanlı bir iş arasında, o derli toplu ev hayalimi gerçekleştirebilmek için sabah 9’dan akşam 9’a kadar durmadan çalıştım.
Sonuç mu? HENUZ dağılmamış bir ev ve “Hafta sonu nasıl geçti yaa?” diye düşünen yorgun bir anne. 😊
Leave a comment
0 Comments